Bu parfümün ismini duydugumdan beri hissettiğim bir şey var ki, onu söylemeden bu yazıya dürüstçe başlamamış olurum. Ben, “Black Orchid” ismini çok sevdim. Daha da ötesi, kıskandım, “keşke ben bir parfüm yapsaydım da ismini Black Orchid koyabilseydim” diye dövündüm. Bu kadar açık yani, kıs-kan-dım. Gizemli, seksi, merak uyandırıcı, hülyalı, davetkar ve elbette satış şansı çok yüksek bir isim. Kim seçtiyse bu ismi, ayrıca naçizane tebrik etmek lazım.
Tamam, diyecegimi dedim. Tabula rasa…ve baslayalim :
Tom Ford, Gucci’deki başarılarını kendi markası altında da devam ettiren bir isim. Elbette böyle markalaşmış bir isimden parfümlere el atmasını beklememek olmaz. El attı da, ve üstelik oldukça da üretken bu konuda. Bu, haliyle beklentileri oldukça yükseltiyor, hele parfümlere isimler de özenle seçiliyorsa.
Şisesi, bir modern zaman klasiği. Geçmişten taşıdıgı yuvarlak hatlar, ince dikey yivlerle bezenmiş ve bu yivleri tamamlayan ovallikte bir kapak, hepsi bir arada -inceden ve alttan alta- bir fallik gönderme taşıyor. Üzerine altından bir etiket karosu ve içine gömülerek yazılmış isim, marka… Dediğim gibi, Tom Ford’un kendi aurasından kaynaklanan modernliği olmasa, oldukça klasik sayılabilecek çizgiler bunlar. Bu şişenin seçkin, pahalı, kolay ulaşılamayacak bir iksir içerdiğini söylüyor sanki bu çizgiler.
Basın föylerinde bir takım içerik maddeleri sayılmış. Bunlar, genelde biz tüketicilere bilgi olarak lütfedilen maddelerdir ve asla kullanılan her şeyin bir listesi değildir. İsmi geçen pek çok çiçek, aslında pek çok kimyasalın bir araya gelmesinden kaynaklanan akorlardır. Black Orchid’de yer alan Orchid, Lotus Wood, Gardenia da böyle küçük ve bağımsız akorlar. Bu akorlar dışında ylang ylang, jasmin, black currant, bergamot, mandarin ust notalarda, orkide ve lotus akorları kalbinde, patchouli, frankincense, ambergirs, sandalwood, vanilya, vetyver ve peru balsamı ise bazında sıralanmış. İçerik maddelerine baktığımızda, sadece verilen kısmı ile bile bunun oldukça geliştirilmiş bir “cyphre” parfüm olduğu ortaya çıkıyor. Oryantal ve baharatlı bir cyphre bu.
Ben, parfümü küçük bir şişede numune olarak satın aldım. Masama oturdum, tıpayı yavaşça açıp sağ elimin başparmağının berisine hafifçe sürdüm. Derin bir nefes alıp verdim ve burnuma yaklaştırdım. İlk burnuma çarpan, keskin bir çiçek ve black currant kokusu oldu. Çiçek, sanırım akorlardan birinde kullanılmış olan ve kendini ilk iki dakika süresince net bir şekilde belli eden leylaktı. Leylak, yani lilac; lilly of the valley (müge) ile karışmaması için altını çiziyorum. Elbette cömertçe kullanılmış bergamot da vardır içinde ama benim burnuma ilk gelen o olmadı. Keskin ve tatlı bir koku bu. Alttan gelen karmaşık bir zenginliği hissediyorum ama ustteki bu keskinlik bende ona ulaşmak için derin bir arzu uyandırmıyor. İlk iki dakika sonrasında bende uyanan izlenim, sanki bunun bir kompoze parfüm değil soliflore (tek çiçek hakimiyetindeki parfumler) olduğu. Bunun bir açılış olduğunu biliyorum, bu yüzden bu anlamda telaşlanmıyorum.
“Bu mudur yani ?” dedim ve sindim koltuğuma. O kadar beklentinin üzerine o davetkar şişeden çıkacak cin bu mu olmalıydı ? 20 dakika kadar bekledim ve daha bu bekleme sürem dolmadan kokunun karakteri değişmeye başladı. Oldukça özenle harmanlanmış yaseminler, gardenyalar, o uhrevi kilise kokusundan esintiler taşıyan frankincense ve özellikle de vanilya kendini belli etmeye başladı. Gülümsedim, çünkü parfümün kalbinde ulaştığım koku, beklentilerime yakın bir kokuydu. Zengin, ustaca düzenlenmiş, bir kokudan en büyük beklentim olan hayal dünyasının kapılarını aralaması sağlanmış hoş bir kalp.
Ondan sonra geçen bir saat süresince her aklıma geldiğinde sağ elimi burnuma yanaştırarak bu seçkin orta notayı bir anlamda içtim diyebilirim. Yudumlarım sonlanırken baz notalar belirginleşmeye başladı. Ambergris, patchouli, sandalwood ve diğerleri. Hatta kendimi çok zorlarsam, ki bir eleştirisinde okuduğum için bu zorlamayı yaptığımı itiraf etmeliyim, çok hafiften bir de belli belirsiz çikolata esintisi. Zengin mi ? Evet. Sıradışı mı ? Hayır. Her iddialı kokuda olması gereken yeterlilikte bir baz. Daha ötesi değil.
Üst notaların beni iten keskinliği ve çok da ayrımı olmayan baz notaları çıkarttığımda Tom Ford-Black Orchid’den elimde (veya burnumda) sadece kalp notaları kaldı. Parfüm alırken ne yazık ki onları ust-orta/kalp ve baz diye ayrıştırıp alamıyoruz. Bize sunulan ve bizim istediğimiz parfümün bir bütün olması, bir bütün olarak her aşamasında, uyaranları değişse bile bizde benzer duyguları uyandırması. Black orchid de orta ve alt notalar uyumla birbirine geçiyor ama aynı şeyi üst ve orta için söylemek mümkün değil. Lafı uzatmayayım, kısacası kokunun genelinde sinerjik bir uyum bulamadım. İki arti iki, dort etmiş gibi geldi bana, beş değil. Evet, ben artık bu denklemin sonucunun “beş” ettiği parfümler içinde olmak istiyorum. Birbirine benzer veya aradan sıyrılamayan kokular arasında dolaşmaktan sıkıldım.
Bir kadın olsam, şu soruları sorardım sanıyorum bu parfümü satın alma kararını verirken : Bu kokuyu giydiğimde bana “a, ne hoş koku bu… nedir ismi ?” diye sordurur mu Black Orchid ? Veya bir toplu insan grubunun içine girdiğimde, kokum beni diğerlerinden ayrı bir yere koyar mı ? Fark edilir miyim ? Yanımdan geçerken veya ben geçtikten sonra arkamda belli belirsiz burnunu hafifçe oynatarak kokumu sindirmeye çalışan en azından bir kişi olur mu ? Parfümün karakterine uygun ölçüde ve arzuladığım kadar/arzuladığım insanların ilgisini çekebilir miyim ? Veya belki de daha önemlisi, kendi başıma yani yalnızken kendi üzerimde koklasam, o hoş, seksi ve gizemli kalp notalarının sahne ışıklarının altında olma süresi dışında bana kendimi farklı, güvenli ve çekici hissettirir mi ? Gözlerimi kapadığımda daha önce hiç kurgulamadığım bir rüyayı, kendimi de başrole oturtarak gördürür mü ?
Black Orchid bende bunları yapmaz. Çünkü bu koku bir sürpriz değil, sadece hoş ve pahalı bir koku. Oldukça karmaşık, üzerinde uğraşılmış, emek harcanmış, muhtemelen uzun süren değişimler geçirmiş ama o muhtesem isminin ve zekice planlanmış konseptinin gölgesinde kalmış tatlı, hoş ve pahalı bir koku.
Bütün bu eleştirinin ardından unutulmaması gereken çok önemli bir nokta var: Parfüm beğenisi kişisel ve özneldir. Beni iten ve benim sorularıma cevap vermekte zorlanan bir parfüm, bir başkasına başka sorular sordurup başka cevaplar verebilir, benim ruhumun üst katmanlarında yer almayan nesne ve öznelerle ilişkilendirip başka ruyalar kurdurabilir ve mutlu edebilir.
Dip not: Parfümleri, onları yaratan burunlarla beraber tanımayı ve bilmeyi seviyorum. Bu kokuda yaratıcı, “Givaudan’dan bir grup burun” olarak belirtilmiş. Belirgin bir isim verilmemiş, öne çıkarılmamış veya çıkarılmak istenmemiş.
Dip not 2: Bir erkek olarak ben bu kokuyu kadında duymak ister miyim ? Bir kadında duymak isteyebilirim, ama benim kadınımda değil.
Bu yazı perfumefanclub.blogspot.com sitesinden alıntıdır.